İnsan sosyal bir varlık olması nedeniyle, toplumdaki diğer insanlar ile sürekli iletişim ve etkileşim halindendir. Bu nedenle hayatının bazı kısımlarını diğer insanlarla ile paylaşırken, bazı kısımlarının da yalınızca kendisine ait olmasını ve başkaları tarafından bilinmesini istemeyebilir. Bu halde karşımıza özel hayat kavramı, buna bağlı olarak da özel hayata ilişkin değerlerin korunması ilkesi ortaya çıkmaktadır.
Kısaca tanımlayacak olursak özel hayat; kişilerin yalnızca kendilerine ait olan, herkes tarafından bilinmeyen ve bilinmesinin de istenmediği, sadece izin verilen kişilerin parçası olduğu yaşam alanıdır. Kişinin yalnızca kendisini alakadar eden tutum ve davranışları ile bunları paylaşmak istediği kişiler, paylaşmak istediği yer ve zaman sadece ve sadece kişinin kendisi tarafından belirlenebilir. Bu bağlamda “özel hayat” kavramı aslında olay özelinde kişinin kendisi tarafından belirlenmektedir. Bir kişi için özel hayat sınırları içinde değerlendirilebilecek bir husus, bir başkası tarafından toplumdaki diğer bireyler ile paylaşılıyor olabilir. Kişinin başkaları ile paylaşmayarak korumak, gizlemek istediği bu alana, başkaları tarafından yapılan müdahalelerin önlenmesi için TCK madde 134’te “Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçu” düzenlenmiş ve ayrıca Anayasa madde 20′ de yer alan “Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz” hükmü ile de kişilerin mahremiyetlerinin korunması anayasal olarak koruma altına alınmıştır.
Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçunun Koşulları
TCK madde 134’te yer alan ” Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlal edilmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır.
(2) (Değişik: 2/7/2012-6352/81 md.) Kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur” hükmünden de görüleceği üzere işbu madde iki fıkradan oluşmaktadır. Maddenin birinci fıkrasında suçun basit hali ile birlikte ceza artırım sebebi olacak hallere yer verilmiş; ikinci fıkrasında ise suçun nitelikli hali düzenlenmiştir. Burada belirtmek gerekir ki suçun ikinci fıkradaki nitelikli halinin işlenmesi halinde fail; ilk fıkraya ek olarak ikinci fıkradaki suçtan da ayrı olarak cezalandırılacaktır. Aşağıda işbu fıkranın açıklamasına bir kez daha yer verilecektir.
Bu suçun oluşabilmesi için, kişinin “özel hayatına yani mahremiyetine” ilişkin gizliliğin ihlal edilmiş olması aranan ilk şarttır. Yukarıda da genel hatları ile açıklamış olduğumuz üzere özel hayat kavramı kişinin başkaları ile paylaşmak istemediği veya kimlerle paylaşmak istediğine sadece kendisinin karar verebildiği yaşam alanıdır. Burada esas olan unsur kişinin rızasıdır. Özel hayata ilişkin bir takım bilgilerin bazı kişiler ile paylaşılmış olması, bu bilgilerin herkes tarafından bilinmesine rıza gösterildiği şeklinde yorumlanamaz. Bu hususa sosyal medya paylaşımları örnek olarak gösterilebilir. Kişi, özel hayatına ilişkin bilgi veya eylemleri sosyal platformlarda yer alan takipçi olarak adlandırılan üyeler ile paylaşmak arzusundadır. Bu halde kişinin rızası belirli kişilerle bu bilgileri paylaşmak olduğundan, yapılan paylaşımın aleni olmadığı kabul edilmelidir. Görüldüğü üzere özel hayatın tanımının yapılması ve sınırlarının belirlenmesi her zaman çok kolay olmamaktadır.
Özel hayat denilince her ne kadar akıllara yalnızca “ev” gibi etrafı dört duvar ile kaplı bir alan gelse de özel hayatı bu şekilde tanımlamak yerinde değildir. Bireyin ismi, kişisel verileri, sesi, görüntüsü, cinsel yaşamı ve tercihleri, ofisi, günlüğü ve burada belirtilmeyen başka birçok kavram özel hayatı oluşturan kavramlar arasında yer alabilir.
Meşru ve hukuka uygun bir gerekçe olmaksızın kamu görevlileri tarafından; kişinin üstünün, aracının, evinin veya işyerinin aranması, eşyalarının ve belgelerinin karıştırılması da özel hayatın gizliliği suçunu oluşturmaktadır. Bununla birlikte kişinin elektronik postaları, mektupları, bilgisayar/laptopu gibi elektronik aletlerinde bulunan ve/veya sadece belli kişilerle paylaşmış olduğu belgeleri de özel hayat kapsamında yer almaktadır.
Kişinin her zaman ve her yerde özel hayatı mevcuttur. Sinemada, okulda, restoranda, kafede, parkta, bahçede, pazarda, manavda ve aklınıza gelebilecek her alanda özel hayat kapsamından bahsetmek mümkündür. İnsanın kalabalıklar içerisinde yani kamusal alanlarda olması; kendisine ait her sesin veya görüntünün serbestçe kaydedilebileceği, artık mahremiyetinin olmadığı anlamına gelmez. Kişinin zaman ya da mekan fark etmeksizin başkalarından gizli tutmak istediği hayatı mahremdir, bununla birlikte kişinin kamusal alanlarda tanınmamayı, dikkat çekmemeyi talep etme hakkı vardır, bu hakka karşı gerçekleştirilen her eylem de özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturmaktadır.
Şunu da belirtmek gerekir ki, kişinin bulunmakta olduğu kamusal bir alanda görüntü kaydı yapılması sırasında kendisinin de bu görüntüde yer alması söz konusu olabilir. Ancak işbu durum herhalde özel hayatın gizliliğini ihlal olarak değerlendirilemez. Görüntü kaydının özellikle kişinin özel hayatına ilişkin olmaması ve bu kayıttan kişinin özel yaşamına ait bilgilere ulaşılmıyor olması halinde söz konusu suç oluşmayacaktır. Bununla birlikte kişinin görüntüsünün basın tarafından alınmasında; kamu yararı ve haberin gerçekliği gibi koşulların varlığı halinde basının haber verme özgürlüğü söz konusu olacaktır ve bu halde de özel hayatın gizliliğini ihlalden bahsedilmeyecektir.
Ancak burada çok önemli bir ayrıntıya yer vermek gerekmektedir. Basının ortada somut bir haber olmaksızın, yalnızca güncel veya başkaca bir konuda bilgi almak veya düşüncesini sormak amacıyla röportaj yapmak üzere mikrofon uzattığı kişinin, röportaj vermek istememesi ve görüntüsünün kaydedilmesine rıza göstermemesi halinde; artık basının haber verme özgürlüğünden bahsedilemeyecek olup bu halde kişinin görüntüsünün kullanılması özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturacaktır. Örnek olarak, manavda alışveriş yapmakta olan bir kişiye, ekonomi ile ilgili görüşlerinin sorulması ve kişinin konuşmak istemediğini ve görüntüsünün alınmasına rızasının olmadığını belirtmesine rağmen muhabir tarafından ısrarla kendisine mikrofon uzatmaya devam edilerek kişinin görüntülerinin kaydedilmesinin ve sonrasında da bu görüntülerin TV veya sosyal medya platformlarında yayımlanmasının özel hayatın gizliliğinin ihlali suçunu oluşturduğuna şüphe yoktur. Burada TCK madde 134/1 ve görüntülerin ifşa edilmiş olması nedeniyle TCK madde 134/2’de yer alan iki ayrı suç işlenmiş olup; bununla birlikte kanımızca aynı zamanda TCK madde 137’/b‘de yer alan suçun, “Belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle” işlenmesi de söz konusu olmakta yani suçun nitelikli hali de vücut bulmuş olmaktadır.
İşbu suçun hangi hareketlerle işlenebileceğine ilişkin olarak kanunda bir düzenleme yer almadığında dolayı, özel hayatın gizliliğini ihlal suçu herhangi bir hareket ile meydana gelebilen serbest hareketli bir suçtur.
Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu kastla işlenebileceği gibi olası kast ile de işlenebilir. Burada suçun gerçekleşmesi için fail tarafından; kişinin özel hayatına bilerek ve isteyerek müdahalede bulunulması yeterlidir. Bu suçun taksir ile işlenebilmesi mümkün değildir; zira taksirle işlenebilecek suçlar kanun hükmünde özel olarak belirtilmektedir. TCK madde 134’te ise söz konusu suçun taksirle işlenebileceğine ilişkin hiçbir düzenleme yer almamaktadır.
Kanun hükmünde yer alan düzenlemede suçun failine ilişkin herhangi bir sınırlama getirilmemiştir. Bu nedenle özel hayatın gizliliğini ihlal suçu, herkes tarafından işlenebilecek bir suçtur. Ancak makalenin devamında da belirtileceği üzere suçun bazı kişiler tarafından işlenmesi; özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun nitelikli hali olarak düzenlenmiş olup bu halde cezanın yarı oranında artırılması hüküm altına alınmıştır.
Suçun mağduru, kanunda sınırlı olarak belirtilmemiş olduğundan özel hayatın gizliliğini ihlal suçu herkese karşı işlenebilir. Mahremiyeti herhangi bir şekilde ihlal edilmiş olan herkes bu suçun mağduru konumunda olabilmektedir.
Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçunun Nitelikli Hali
TCK madde 134/2’de yer alan düzenlemede; “Kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur.” hükmü yer almaktadır.
Daha önce de belirtmiş olduğumuz üzere maddenin işbu fıkrasında özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun nitelikli hali düzenlenmiştir. Ancak bu düzenleme aynı zamanda ayrı bir suçu tanımlamakta olduğundan fail; koşulların bulunmasına göre birinci fıkra ile ikinci fıkrada düzenlenmiş olan suçlarda ayrı ayrı cezalandırılacaktır. Şöyle ki; kişinin yatak odasındaki görüntülerin kaydedilmiş olması halinde birinci fıkra hükmü gereğince ceza bir kat artırılacak olup fail hakkında 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezasına hükmedilecektir. İşbu görüntülerin üçüncü kişilerle paylaşılması (ifşa edilmesi) halinde ise ayrıca fail hakkında 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasına hükmedilecektir. Bu halde cezaların üst sınırları esas alındığında failin toplamda 11 yıla kadar hapis cezası alması söz konusu olacaktır.
Bu bağlamda kişilerin, internet haberleşme araçları veya sosyal medya platformları (e-posta, youtube, instagram, tiktok, whatsapp vb.) üzerinden birbirlerine göndermiş oldukları cinsel içerikli veya müstehcen videoların veya fotoğrafların üçüncü kişiler ile paylaşılması sonucunda da fail hakkında TCK madde 134/2 gereği hüküm tesis edilecektir.
Tanınmış Kişiler Açısından Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçu
Tanınmış kişiler sürekli göz önünde bulunduklarından ve özel yaşamlarına ilişkin olaylar haber değeri taşıdığından özel hayatın gizliliği kavramı burada biraz daha geniş bir şekilde ele alınmaktadır. Sanatçılar, siyasetçiler, sporcular gibi tanınmış kişilerin toplumun geneline hitap ediyor olmaları ve haber değeri taşıyor olmaları sebebiyle girip çıktıkları yerlerde izlenmeleri, görüntülerinin kaydedilmesi, hayatlarına ilişkin birtakım bilgilerin paylaşılması normal kimselere göre daha olağan kabul edilmekte ve özel hayatın gizliliği bu kimseler açısından biraz gevşetilmektedir. Ancak, tanınmış kişilerin bu duruma sınırsız bir şekilde katlanması söz konusu değildir. Örneğin; normal bir kimsenin aksine bir oyuncunun yemek yediği bir restoranda görüntülenmesi bir suç teşkil etmezken; oyuncunun evinin bahçesinde güneşlenirken görüntülerinin kaydedilmesi özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun nitelikli halini oluşturmaktadır.
TCK Madde 137’de Düzenlenen Suçun Nitelikli Hali
İşbu maddede suçun;
“…a) Kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle,
b) Belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle, işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.” hükmü düzenlenmiştir. İşbu madde TCK madde 132-136 arasında düzenlenmiş suçlar için ortak bir hüküm şeklinde ele alınmış ve bu belirtilen hallerde cezanın artırılacağı belirtilmiştir.
Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçunun Cezası
Yukarıda da yer yer değinmiş olduğumuz üzere; birinci fıkrada işbu suçun basit hali yer almaktadır. Suçun basit şeklinin işlenmesi halinde kanunda belirlenmiş olan ceza; 1 yıl ile 3 yıl arası hapis cezasıdır. Aynı fıkranın devamında suçun görüntü veya sesin kaydedilmesi suretiyle işlenmesi halinde cezanın yarı oranında artırılacağı belirlenmiştir. Buna göre de fail 2 yıl ile 6 yıl arasında hapis cezası ile cezalandırılacaktır.
İkici fıkradaki yasal düzenleme gereğince ise; kişinin özel hayatına ilişkin görüntü veya seslerin ifşa edilmesi yani üçüncü kişiler ile paylaşılması halinde fail, 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır. Ancak burada bir kez daha belirtelim ki; fail görüntü ve sesi kaydettiği için hem birinci fıkra gereği 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası; hem de bu kayıtları ifşa ettiği için ikinci fıkra hükmü gereğince 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası ile ayrı ayrı yargılanacaktır.
Örneğin; kişinin soyunma odasının izlenmesinin cezası 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası iken, kişinin görüntülerinin video ile kaydedilmesi halinde ceza; 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası olacaktır. Failin bu görüntüleri herhangi başka bir kişi veya kişiler ile paylaşması halinde ise ayrıca ifşa suçundan 2 yıldan 5 yıla kadar yargılanması söz konusu olacaktır. Yani toplamda iki ayrı suçtan 11 yıla kadar hapis cezası ile yargılama yapılması söz konusu olacaktır.